Mutluydu…
Ömrünün zorluğunu anlatırdı,
Kırış kırış olmuş elleri,
Vakur duruşuyla koca bir çınardı,
Bilmediğimiz masallar okurdu bize,
Yağmurlu Karadeniz akşamları,
İlk defa o öğretmişti bize,
Altmış ikiden tavşan yapmayı,
Nasıl da şaşırmıştık o gün,
Hepimizde öğrendiğimizi,
Bir başkasına gösterme telaşı…
Çocuktuk işte…
Kimi zaman dalardı çakmak gözleri,
Giderdi, beklerdi ve gelirdi,
Kadim bir dostunu ziyaret etmiş gibi,
Öyle içten gülerdi…
İçli bir türkü çığırırdı dudakları,
Yer, gök, dağlar, kuşlar, ağaçlar…
Hayat adeta donardı,
Onu dinlerdi bütün kainat,
Pek fazla bir varlığı yoktu,
Anca geçinirdi kıt kanaat,
Ve ölürken huzurluydu,
İç cebinde bitmemiş bir şiir,
Duvarda paslı bir saat,
Eskimiş halılar, yayı çıkmış bir koltuk,
Ve mutfağında bir kavanoz şeker,
Bir dahaki bayramda bizleri sevindirmek için…