kaldırım kenarındaki taşlar misali hayat
dalgın yüreklerle yürüyenlerin
amaçsız tekmelerine maruz kaldığı
okyanusun dibindeki inci tanesi gibi
ulaşılması zor bi okadarda gerekli
gökyüzündeki bulutlar gibi aşk
bakış açısının değişikliğine göre şekil aldığı
bir yağmur tanesi gibi belki
hırçın rüzgarların onu nereye savuduğunun bilinmediği
korktuğunda yatağın altına saklanan çocuk gibi yanlızlık
korkulanın ne olduğuna dair bi fikir bulunmadığı
bir arayış çabası belki
yanında bir nefes hissetmek gibi
uçsuz bucaksız yeşillik gibi huzur
bu kadar güzelliğin içinden her an çirkinlik çıkacak gibi
bir umut belki
sonsuza dek böyle sürecek gibi
kocaman bir bilinmezlik şimdileri sen
yada bilinmezliğin ta kendisi belki
ardı arkası kesilmeyen amansız sancılar gibi
ben mi ?
tekmeleri vurduğum kaldırım taşlarının ardına sığınan
sensizliği kendine yediremeyen deli bir aşığım
yanlızım geceleri yatağın altına saklanan çocuk gibi
hırçın rüzgarın savurduğu bir yağmur damlasıyım sanki
evet şimdi ben uçsuz bucaksız yeşilliklerde
huzurdan vazgeçip ardı arkası kesilmeyen sancılarla
bilinmezliği aramaktayım ..
bir gün olurda rastlarsan bana sen o zaman bilinmezliksin
yada ben seni ararsam son nefesime kadar
işte o zaman anlarım sen bilinmezliğin ta kendisisin ...