Hani hayat dersin ya susarsın içten içe
Yorgunum dersin anlatamazsın ya yorgunluğunu
Sessizce dökersin gözyaşlarını kalbinin derinliklerine
acıtır ya canını en zalim haliyle
Zindana atılmış mahkum gibisindir
Yüreğinde kelepçe gözlerinde demirparmaklık
Bir kuş uçurmak istersin
Uçsuz bucaksız maviliklere
Şöyle dersin uzansam yeşilliklere
Dinlesem uçurduğum kuşların cıvıltılarını
Yanı başımda şırıl şırıl akan şelalenin eşliğinde
Birden bire bir durgunluk çöker
Sorular bastırır kasvet yüklü aklına
Varmıdır böyle bir yer?
Olsada ben gidebilirmiyim?
Yaşayabilirmiyim? bütün bunları
Yapamazsın ..yaptırmazlar arkadaş
Kurtulamazsın yüreğindeki kelepçeden
Kaldıramazsın gözbebeklerinden paslanmış demirparmaklıkları
Kuşlar uçar ..sen mahkumsun
bahar gelir ..sen mahkumsun
ve sen evet her seferinde sen yine mahkumsun
Kısacası arkadaş
Hayatın acılarından müebbet yemişim
Ne iyi halim Ne nefsi müdafam var
Lal olmuşum ben konuşamam
taş kesilmiş yüreğime derdimi dinletemem
ben bitmişim işte sen devam et arkadaş ...