zordur, bilirsin. avazın çıktığı kadar susmak... her sözün çarpar aklının duvarına ve hissedersin beklersin dinmesini fırtınanın hani uykunun en tatlı yerinde gelen sivrisinek gibi tam bitti derken tekrar başlar, katlarcasıyla... o an insan olmanın verdiği ayrıcalık en istemediğin olur bu halinle farkın da yoktur taştan ama istersin yine öyle olmayı acımazsın en azından... hülasa düşünmek kötüdür böyle günlerde ve en zoru istanbul umursamaz yutar acımasızca sen karşı koymazsan tıpkı fikrin gibi beynimin içinde bir metropolitan! sen de varsın içinde, senin olduğun yerde ben de, haliyle... gerisi gerekli gereksiz dolu yine istanbul gibi... düzen için aklın el koyması lazım yönetime. ne lanet bir şeydir bilir misin kendi fikrinde boğulmak? olmasa halbuki geçmişinle birlikte yaşamak... tamam unutmak olmazsa bari hatırlamak en azından, bu kadar acıtmasın geldiğin yollara toz olsun anılar savur geç her adımınla bitene kadar bak işte! bu kadar kolay! ve zor bu kadar... ya da bırak terleyen ellerimle sileyim ve yetişti imdadıma şarkılar kader ki makam yine hüzzam... arıyormuş göz yaşını dökecek bir bulut ondanmış duruşu üstüme neye yarar ki onlara kızsam bak yine söylüyor üstad içli belli ki en az benim kadar şu anda bak, duydun mu? ..................................... nasıl olsa her şeyin zamanla sonu yok mu? ömür dediğin şey küsecek kadar çok mu?..