Nazlı günesin yoktur başka eşin Yedi tepesiyle, ok meydanıyla Ve umutlarıyla,hayalleriyle Ey İstanbul.
Her gün nice hayalin battığı Garip sevdaların köhne gönülünde yatığı Bir deli sevdasın ey İstanbul. Taşı toprağı altın diyorlar sana Senin herşeyin altın olsa neye yarar Sen ki,yıkık hayallerin limanı Sen ki,sürgün umutların zindanı Yakan sensin ey istanbull nice canı Mutluluk şehri desler de sana Sen bile kendine inanma Mutsuzluğuna mutluluk aramakmı?
Ey İstanbull saltanatlar diyarı Ey İstanbull o büyüt umutların şehri Nice masum yürekte izin. Aslında senin kendine bile, geçmeyen sözün Şen şakrak gecelerin, Dağ gibi acıların yıkıntı şehri Nice gönülde biriken sancısın O erişilmez hayallerin bitmez tükenmez vaatlerin Yıkıntılar şehri acılar nehri
Sana seni bana anlat desen anlatabilirmisin? Sana sende o yıkılan sevdaları sorsam kabulenirmisin? Ey İstanbul acıların sokağı Ey İstanbul çilelerde dertlerden geçit vermeyen o büyük şehir O kendini büyük sanan şehvetli şehir Yorgun sevdaların tutsak şehri Bitmeyen hayallerin o büyük zehri.
Bir seni fafih feth etti Başka feth eden yok seni Ne gizemli dünyan var İçine çeken şehvetin. Güzeliklerle dolu heybetin Ve bir sen istanbul Her sokağında anıların ayak izleri Ve sende saklı anıların denizleri Susma öyle,öyle sus pus duruşun İnsafsızlığın celadına benziyor. Söyle,şimdi kimin hayallerini Hangi umudu yıkıp kül edeceksin Mazlumu süründüren, zalime kanat geren İşte sensin. Acımasızlıklar şehri ey istanbul...