Onlar bizim köylülerimizdir
Her gün yaylanın toprağını öperler
Her gün güneşin koltuk altında
Esmerlenir tenleri kavrularak
Sağlıksızca yaşlanırlar.
Korkuluk gibi dururlar ölümün önünde
Ölümü korkutamadıklarını bilerek
Sanki kaderlerinin altında ıslanırlar
Yıldızlar kadar insanlar.
Onlar bizim köylülerimizdir
Onlar sıcağın delindiği yerde birikirler
Sanki monologdur hayalleri
Nesneleri terden sırılsıklam.
Karanlığa kadar çalışırlar
Oysa karanlık bir kanaviçedir
Aydınlanmak için karanlığı yakarlar
Bir kayanın tepesinde.
Onlar bizim köylülerimizdir
Sanki bir labirentin içinde,çaresiz
Her gün güneşi çapalayarak, bölüşürler
Yorgunlukları şiir gibidir.
Mermiden misket olmuştur gözleri
Damarları şişmiştir kandan
Terleri gevşeyerek damlacık olur
Sanırsın kokusu lavantadan.
Onlar bizim köylülerimizdir
Onlar ki her yaştan
Ama birisi var ki,
Çevresinden utanır sanki.
Saydamlaşmıştır ıssızlığı
Kaşlarının arası tüfek gibi çatılmıştır
Fistanının düğme deliği öylesi açık
Tüm gün tarlanın başında.
Tanrı'yla gizlice konuşur
Altmış yaşında ihtiyar bir kız
Çapasını sallar her gün
Gelinlik yüzü görmeden
Gizlenmeler serperek yüreğine.
Erkek eli değmeden...
Vedat DÜNDAR