Öyle bir doğdunki...
Herşey can çekişiyor sayende.
Ediplerin cümlelerini boğazlarında bıraktın,kusmak istiyorlar fakat tâkatleri kalmamış...
Şiirler,gövdesine paslı bir çivi saplanmış solucanlar gibi kıvranıyorlar.
İşlediğin suçmu bilmem,öldürdün romanları,hemde kendi sayfalarında ayaklarından sürüklenerek...
Boyunlarını kırdın hayallerine tapan putperestlerin,artık boy ölçüşemiyorlar senle.
Öyle bir doğdunki...
Paranın,şehvetin,hırsın,kinin şıngırtısını lağım çukurunda erittin ,medet istiyor senden nefis mezarlığı bile...
Kitapçılarda aradım bulamadım seni...
Daha çıkmadı diyorlar her gidişimde,belkide müşteri kaybetmemek için...
Kapağında resim yok bilmem sebebi nedir? çekicilikten öte çeken bir kitap oluşundanmı?
Öyle bir doğdunki soğuk bir kış gününde...
Çölde cümlelerle kardan adam yapanların,erittin adamcıklarını...
Sahi insanların tavaf ettikleri yer yayınlandığın ilk mabetmi? bilmem kaç baskın var gönüllerde...
Sayfalarını her koklayışımda,ibrahimi yakmayan ateş benim beynime kadar çıkıyor...
Nasıl anlatsam seni,cümlesiz kaldım,hava soğuk alevler iyice donduruyor...
Bir isteğim var senden.
Ey abdestsiz bakılamayan kutsal güneş.
Öldüğümde sayfana gömüleyimki ölüm günüm doğum günüm olsun...
N'olur boş çevirme...Amin