İlk önce sevmeyi bilmeli insan.
Güneşin siyahı sevdiği gibi sevmeli mesela.
Kışta kıyamette bile koşa koşa siyaha vardığı gibi varmalı insan sevdiğine..
Çayın şekeri olmalı insan sevdiğinde..
Yemeğin tuzu gibi..
An olur imkansız bir durağın son yolcusu olursun..
An olur hiçbir otobüsün geçmeyeceğini bile bile beklersin o durakta..
Bir gün gelir seni almadan giderse diye düşünmekten farkedemezsin yıllardır o otobüsün gelmediğini..
Aşk değilmidir insana en aptal şeyleri yaptıran..
Aşk değilmidir insanın mantığını elinden alabilen tek dünya duygusu..
Söyle bana güzel kadın..
Ademe, dünyayı cennete değiştirecek o hatayı masum gösteren aşk değil midir ?
Aynı şekilde dünyayı cennet eden aşk değilmidir ?
Şimdi bana peşinden gelme sebebim soruluyor ansızın..
Bana aşkınla deli divane oluşum sorulup sual ediliyor.
Aşkının müptelası oluşum sorgulanıyor umarsızca..
Bu bir suskunluk..
Bu bir durgunluk..
Cevapsızlık bu..
Sorusuzluk..
Sorunsuzluk..
Sende seninle kalmak varken..
Sensiz bir dünyayı nasıl hayal etmemi bekleyebilir insanlar . ?
Ve şu varki herşeyim olmadan nasıl hiçbişey olmadan durabilsin bu beden ?
Gökyüzünde hep kara bulutlar var ne zamandır.
Sensizlik bulutları sanki bunlar.
An ve an yağacak gibi dursalarda..
Yüreğime gölge ediyorlar ancak..
Boğazım düğümlenir aklıma sensizlik geldikçe..
Yüreğim bir buğday tarlası gibi filizleniyor evet seni gördükçe ben..
Ancak gülen yüzünü göremediğim an yıllardır nadasa çekilmiş gibi oluyor ansızın..
Yıllardır gelişini beklemiş gibi..
Kurak..
Çatlaklarla dolu..
Sessiz..
İsimsiz. .
Ve evet boğazım düğümlenir aklıma sensizlik geldikçe..
Ta şuramda bir sızı duruverir ansızın..
Bir saniyenin daha geçmesini istemem. Sensiz geçirdiğim zamanın haddi hesabını veremem diyerek.
Ve bekleme desende sen gitmeden evvel ben..
Gideceksen beklememeyi öğret derim sevgilim..
Ve bence sende senden uzakta kalmayı denesen.
Sesinle seslenmediğin her sese lanet edersin.