Ölüm nedir diye soruyorum kendime.
Günde bilmem kaç kere.
Bir küçük kaçış yolumu acılı ve kederle bezenmiş.
Yoksa kendi kendini yakmak mıdır imtihana dayanamayıp ?
Bir adım yalnızca benim için..
Yalnızca bir adım kadar yakın..
Sevda mezarına gidiyor bedenim kaç kere..
Günler haftalar boyunca gidip gelmelerle..
Onların yanında..
Kimbilir.
Onlarmı daha rahatlar acaba toprağın altında..
Yoksa bizmi toprağın üstünde..
Çelişki..
Yaşamak daha mı zor acaba onlara nispeten..
Başa geleni çekmek kadar zormudur acaba yer altındaki azap..
Bazen bir hata birden çok şeye mal olur dünya üzerinde..
Ve bazen bir soru işareti birden çok soruya cevap arar..
Bazen bir ölüm birden çok insanıda beraberinde öldürür.
Ve bazen bir gökyüzü bir kez bile aydınlanmadan karanlığa bürünür..
Güneş bazen hiç doğmamış gibidir.
Günler sanki her an yağmur yağacak gibi hissettirir adama..
Hiçbir zaman parçalı bulutlu havalar altında yürümez bedenim..
Her zaman paramparça bulutlar altında..
Herdaim..
Sürekli.
Durmaksızın. Aralıksız..
Ve susup oturmak mı çare olur bilemiyorum..
Yada cevap beklemek mi ansızın ?
Hangi soruyu soracağım ? Hangi cevabı almak için ?
Neyi duymak istiyorum acaba onun dilinden ?
Yada ne çare olacak ? Hangi derde ?
Sadece çelişki var beynimin içinde..
Ne soru var cevap bekleyen..
Ne cevap var soru sorulduğunda söylenecek..
Yalnızca..
Çelişkiler..
Ve ölüme götüren en kısa yoldur çelişki..
Eğer ölüm bir kaydıraksa direk olarak ruhsuzluğa götüren..
Çelişki o kaydırağın merdivenleri gibidir.. Ufak ufak ve zahmetlice çıkılan..
Çözülemeyen her çelişki bir üstteki basamağı oluşturur.
Ve sonra son çelişki gelir..
Ya bu çelişkiler yok olmalı..
Yada bu gidişe dur demeli..
Ve çelişkiler çözüldüğünde çelişki kalmayacağından..
Hep ikinci seçenek daha cazip gelir fani bedenlere..
Hadi..
Ruhum bedenden çekildiği vakit..
O kancağı ta boğazımın içinden göğsüme indirdiği vakit.
Bir hamlede çekip çıkardığı vakit ruhumu..
Avucunda sıkarken..
Hiçbir teselli geri getirmeyecekken hiçbirşeyi.
Bana gel desende..
Pişmanlık duyup..
Af dilemek istesende..
Yada kendi ipimi söylediklerin yüzünden çektiğimi söyleyip dövünüo dursanda..
Ne çıkar ?
Ne çıkar ?
Şuanda..
Bu soğuk kentin ortasında..
Yaz havasında üşüyen bedenimin arzuladığı tek şey..
Ne bir kadının dolgun göğüsleri..
Ne kırmızı dudakları..
Nede bir başka bişey..
Ya sen durdurabilirsin bu gidişi..
Yada sona varmadan asla durmam ben..
Güneşin batımına doğru Maça As'ın ipini çekmek istiyorum yalnızca..
Bir küçük müzik çalar eşliğinde..
İnceden matemsiz rahat bir müzik..
Tek kelime etmeden..
Hiçbir ifade olmadan suratımda..
Korkmadan .. Durmadan.. Duraksamadan..
Çekmek istiyorum..
Maça As denen şeyi..
Bitirmek istiyorum dünya üzerinde..
Beni..
Bitirmek..