Gözlerim donuk donuk bakarken mavilere. Hayalini çektim ciğerlerime. Son sigaramın o son nefesinde. Çektim seni bütün gücümle.
Sorular boğazımda düğümlendi yine. Neden diye sordum kendime. Güneş neden doğmuyordu bu şehirde? Neden görünmüyordu Bedir, Bir tek yıldıza bile ev sahipliği yapmıyordu gece?
Neydi bu zamansız kıyametin sebebi? Duymadım ki ben,ne ara sura üflenmişti? Kalabalıklardaki yanlızlığım nerden gelmişti? Nasıl gelmişti de yerleşmişti kaderime?
Neden sessiz çığlıklar atıyordum içimde? Meraklı bakışlar neden dikiliyordu yüzüme? Neden anlatamıyordum kimselere? Neden anlamıyorlardı her seferinde?
Kımıldamamak için isyan ederken bacaklarım, Neden yürüyordum hala caddelerde? Madem köşe bucak kaçıyor benden azrail, Neden ısrarcıydım ölümü davetimde?
Derken bir eksiklik hissettim bedenimde. Görülmemiş bir telaşla attım elimi göğsüme. Kırmızı ve ılık bir sıvı ellerimde. Bir korku sardı tüm benliğimi. Bir korku ki mideme kramplar getirdi. Kaskatı kesildim olduğum yerde. Dondum kaldım bulunmadığın bu kentte. Soğuk bir ter dalgası hucum etti tenime.
Bulmuştum tüm bu soruların cevabını. Bulmuştum işte... Bir düşünce yankılandı zihnimde. Acımasız bir gerçek... Acınılası bir gerçek... Kahkahalarla gülüyordu yüzüme. Gitmiştin...
Yüreğimi benden alıp,hayalini bırakmış. Güneşimi karartıp,Bediri almış. Gecemdeki yıldızları bir bir koparmış. Gitmiştin işte. Ölümle randevum gecikiyordu belki... Çünkü; Sen yoktun... Ben yok oluyordum...