Dudaklarımdan sökülmüyor kelimeler ,
Dilime varmıyor beynimde açığa çıkan düşünceler ,
Tebessümü yaralı bi insan kanayarak gülüyor...
Ne zaman kendimi bulduğum dediğim biri varsa beni kaybetti.
Başkalarında aradık , kendimizi.Olmamıştık , olamamıştık...
Kendimizi toparlamaya çalışıyorduk...
Nedir bu hayal kırıklığı zaten o gerçekten kırılmadı mı ?
İlk deneyim olmuştu adını ; '' saçmalamak... '' koydum.
Yazdım öylece , umarsızca , bıktırdı beni çoğu zaman...
Usandırmasa da , uslandırdı...
Pek tutulmayan bir kitap yazdık.
Ve bir kitabın üzerinde sinek pisliği olarak kaldık.
Satılmadık...
Sahaf fazlasıyla tembeldi , pasaklıydı müşterilere göre...
Bana göreyse merhametliydi ,
Şefkatliydi değmedi üzerime ıslak mendili...
Bir gün morali bozuktu açtı pencereyi ,
Gökyüzü gri , hafa çiseledim çiseleyecem demeli.
Çaydan korkmasak diyeceğiz '' Ulan şimdi bir demlik çay demlemeli ''
Ama nerdeeeee ? Dedik ya tozuz , pisliğiz , fazlalığız , faiziz.
Fırtına öyle bi üfürük salladı ki ; 4 köşeli çengel pencerenin...
Nereden tutturdu bu 90'ı...
O kitabın üstünde kendimi pek bi hafif zannederken ,
Kanatlarım silinmiş , yerde buldum kendimi.
Hayat diyorken , söyleyim bari ;
Bıyıkları pek bi sürüncemeli ,
Sakalları da süpürmeli ,
Gözleri seni içine çekip , yem etmeli ,
Kaşları '' Siktirip git buradan '' Demeli ,
Burnu ağır işitiyor , '' Siktir et '' demeli ,
Kulakları kör , '' Sesimi duyan var mı '' dediğinde ,
'' Gözlerimde perde var '' demeli...
Hayat ; Ziyafet için davet edildiğin bir Halil İbrahim sofrası ,
Tek öğünlük hazırlanıyor ve menü de ismin yazılıdır.
Bugün olmazsa , yarın yiyeceksin.
Bizde davete icabet edilmelidir dedik ,
'' Hadi soğumadan yiyeyelim '' diyenlerdeniz..
Yedik bitirdik , bittik.
Önceden dedik , '' + afiyet olsun.''
Nitekim '' -Sağ ol '' diyemedim.Sonuçta ölecektik...
Geride kimseyi bırakmadık , pek ileriye de gitmedik.
3-5 kişiydik , devrildik helvamız çok tatlıydı ,
Ölü yası ise şerbet idi ,
Siyah gözlük takıp pembe yedik , yenildik.
Sonra Şans denilen bi lavukla tanıştık.
Tipi hoşuma gitmedi , dişlerini döktük ,
Biz ağlarken yavşakça sırıtıyordu , fingideşiyor başkalarıyla,pek bi sıkı fıkıydı,
Aşağılık geldi bana , bi tekmede gözüne sallayacaktım ( o sırada )
'' + Ağla lan ! Şimdi ! '' dedik ,
'' - Kafayımı yediniz oğlum :D , ben hep gülerim '' dedi.
'' + İğrençsin moruk.Daha önce niye söylemedin , beraber gülerdik. ''
'' - İyi o zaman akşam bizdesin demi ? Sefayı al yanına gel ''
Dişleri döküktü yine gülümsedi pislik , sende siktir git dedik.
Sefa birilerinin koynundan çıkamamıştı zaten ahesteydi gelemedi.
Cefa bizimleydi ama '' hoş geldin '' diyemesek de gülümsedik. Deli gibi :)
Deli demişken bu yolda bayağı bir ilerledik...
Bu kadar iyi geçineceğimiz hiç aklıma gelmemişti...
Cefa cenazeme yetişmedi , ölüm sağ olsun gelip şereflendirdi.
Ölüm , ihvan getirir.
Uzaktan gelen , gönlümüzde duran yakın mesafe arkadaşımızdır...
Kimine şerefle gelir , kimine onurla gelir , kimine kimine gelmez...
'' O kendini biliyor '' diyesim gelir...
Biz kaldık geriye.
Gerisin geriye giderken , bakarken ileriye , kalmadık geriye...