Hangimiz av, hangimiz avcı bu oyunda? Sen misin saplayan zıpkını ruhuma, Yoksa ben mi esir almışım, aşkı ruhumda? Gözlerindi çeken beni pusuya, Ya da kadehime dolduruldun usulca
Kaçışların; perdeliyor güzelliğini yaşamın. Bir tek yüzünü görüyorum kâinatta! O da puslu bir vadi saçlarının arasında. Ay rengi teninde, ay tozları parlıyor; İrem şehrinin güzelisin, gözlerim kamaşıyor!
Sahra çölünün ardındaki kâşifsiz vaha gibi, Giriyorsun düşlerime en hoş seraplar gibi. Eski bir şarapsın sen, akıyorsun önümden Kanamıyorum sana, yoksul bir ayyaşım ben! Tutuşuyorum aşkla, cehennemindeyim her dem.